David Garrett.. 1980 Almanya doğumlu.. Bir Alman-Amerikan ortak yapımı :) Dünyanın en yetenekli keman virtüözü olarak gösteriliyor. Bir kez izledikten sonra, zaten yetenekli olduğu konusunda şüphe edemezsiniz. Benim bu adamı yazma sebebim sadece yetenekli olması değil. Aynı işi yaptığı sayısız insandan farklı düşünüyor, farklı yapıyor olması.
Düşünün ki; çocukluğundan beri keman eğitimi almış, bildiği ve yaptığı tek şey keman çalmak olan bir adam var. Muhtemelen pek çok keman virtüözünün hikayesi böyledir. Fakat David Garret'ı diğerlerinden ayıran bir şey var. Onun kendi orkestrası, marka haline gelmiş bir ismi ve kendi yarattığı konseptiyle dünya çapında turneleri var. Konser verdiği her yerde biletler aylar öncesinden tükeniyor. Ben kendisini hem Tel Aviv'deki hem de Frankfurt'taki konserlerinde canlı izledim. Frankfurt'taki konserini en önden izleyebilmek için 1 yıl öncesinden biletleri almamıza rağmen 12. sıradan yer bulabildik ve konserin yapıldığı Festhalle'de o gün bir tek boş koltuk yoktu.
Sahneye inanılmaz yakışıyor olmasına, kemanı çalıyor gibi değil de sanki kemanın kendisi oluyormuşçasına-yaptığı şeye olan aidiyetine ve ortaya çıkardığı muhteşem performanslara baktığınızda kesinlikle bunun için doğmuş diyorsunuz. Bu adam dünyaya keman çalmak için gelmiş!
Peki bu adam neyi farklı yapmış da böylesine dünya çapında bir üne kavuşmuş, marka olmuş, ve değeri 5 milyon Euro olan bir Stradivarius keman kullanabilecek zenginliğe ulaşmış?
Bu adamı üne kavuşturan şey, efsane olmuş şarkılara yaptığı cover'lar! Nirvana, Coldplay, Michael Jackson, Metallica, Queen gibi performerların şarkılarını kemanıyla yeniden yorumluyor. Küçük yaşlardan beri klasik müzik eğitimi alan, bütün hayatı Beethoven, Bach, Vivaldi çalmakla geçen bir adamdan bahsediyoruz. Yani şu an geldiği noktaya bakılınca gerçekten farklı düşünen, farklı yapan, ve en önemlisi olana bakıp "neden" diye soran değil olmayanı görüp "neden olmasın" diyen bir adamdan bahsediyoruz. Bu alanda dünyayı değiştiren bir adamdan bahsediyoruz.
Hepimizin yaradılışının bir amacı olduğuna inanıyorum. Hepimizin dünyayı değiştirebilecek potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. Hepimizin içinde hepimize özel fabrika çıkış ayarları olduğuna inanıyorum. Ve hepimizin bu dünyaya verecek bir mesajı olduğuna inanıyorum.
Bu dünyaya vereceğimiz mesaj, aslında hayatımızın ta kendisidir. Kendi hayatının, dünyaya verilecek tek mesaj olduğunun farkında olan insanlar çoğaldıkça dünya daha mutlu bir yer haline gelir, kaçınılmazdır bu. Çünkü bu bilince ulaşmış insanlar; ait oldukları şeylerin, tutkularının, yüreklerinin peşinden tam bir inançla giderler. Yaptıkları şeye duydukları inanç bir adanmışlık yaratır. Adanmışlıkta ucuz hesaplar, güncel kaygılar olmaz. Yaptıkları şeyde daima kendi hislerini referans alırlar, toplumsal normları değil.. İnandıkları için yaparlar, yaptıkça mutlu olurlar. Ancak mutlu bir insan topluma katma değer yaratabilir ve bunu gördükçe daha çok mutlu olurlar. Mutlu bir zihin hali, yaratıcılığı destekler, farklı bakış açılarını, yapılan şey her ne ise onu daha iyi daha güzel yapma yollarını keşfetmeyi sağlar. Fark yaratan, farklı yapılan her şey bu dünyayı tatlandırır, güzelleştirir. Ve dünya; bunun geri ödemesini muhakkak yapar! Tutkuyla, inançla, yürekten yapılan her şey beraberinde başarıyı, parayı ve manevi tatmini getirir. Uzak ve yakın tarihe bir bakın, dünyaya iz bırakanlar ve dünyayı değiştirenler; hep inandıklarının peşinden tutkuyla giden hayalperestlerdir! Hiç biri yola, şöhret ve para amacıyla çıkmamıştır. Ve fakat gittikleri yol, onları şöhrete ve/veya paraya çıkarmıştır.
David, ait olduğu şeyi tutkuyla yaptığı için fark yarattı ve bu dünyaya şimdiden iz bıraktı. David, bunu yapmayıp herhangi virtüözden biri olsaydı, yine de dünya dönmeye, biz de nefes almaya devam ederdik. Fakat izleyince, "İyiki yapmış, ne de güzel yapmış, dünya böyle daha güzel olmuş" dedirtmiyor mu size de ;))
Nirvana efsanesi Smells Like Teen Spirit'in David Garrett haliyle.. İyilikle, güzellikle, sevgiyle..
Özge