Monday, 29 December 2014

BEN BEYİNE BEYİN DEMEM.. SAĞI SOLU DENGEDE DEĞİLSE :)))





Hep derim; evrende dengede olmayan herşey yokolmaya mahkumdur. Bunu anlayabilmek için illa spiritüel olmaya gerek yok. Herşeyin cevabı, yaşadığın dünyada/doğada var zaten. Zamanından önce çiçek açan ağacın meyve verdiğini gördün mü mesela?

Yaşadığımız alemde ve yaradılışımızda tüm sorularımızın cevabı vardır. Soru soran, aslında daha doğrusu bir cevap arayan herkes için; inandığı şey ne olursa olsun, kullandığı yöntem ne olursa olsun, "gerçek, bir ve tek" olduğundan varılan yer aynıdır.

"Tanrı'nın Formülü" diye bir kitap okumuştum. Kitap, roman olarak yazılmış ve bu yönden zayıf olsa da; bilimsel verilerle mistik dünyayı-doğuyla batıyı-spritüellikle mantığı harmanlaması ve aslında bunların sadece GERÇEĞE giden farklı yollar olduğunu ortaya koyabilmesi sebeplerinden gayet başarılıydı. Neye inanıyor olursanız olun, bazı "enterasan" sorularınıza bir takım cevaplar arıyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

28 yıl tamamen gözümün gördüğüne, maddenin gerçekliğine inanarak yaşadım. İçimden bir ses hep "daha fazlası var" diyordu. Ve bundan 4 yıl önce, gözümün gördüğünün ötesini merak etmekle başladı görünmeyene olan yolculuğum.. Aslında şimdi anlıyorum ki, doğru bir şekilde yorumlayabilseymişim içinde yaşadığım dünyayı, o zaman da sorularımın cevaplarını bulabilirmişim. Çünkü diyorum ya, GERÇEK tektir, hangi yolu kullanırsan kullan..

Diyelim ki, sadece madde var. Sadece gözünün gördüğüne inanıyorsun. Al o zaman sana: BEYİN! Sağ ve sol beyinin ne olduğunu, nasıl çalıştığını anlar ve bunları dengede tutabilirsen-spiritüel teknikleri filan boşver-abartmıyorum dünyanın en mutlu insanı olursun. Bunca sorduğumuz soru, bunca mücadele hep daha mutlu olma arzusundan değil mi zaten? Hayatın tek bir amacı var bence; MUTLU OLMAK! Beynine baktığında ve onu anladığında, görünmeyene hiç inanmasan bile benim 4 yılda geldiğim spiritüel kafamla ayna yere gelirsin. Çünkü, sol beyin görünen dünyayı, mantığı temsil ederken; sağ beyin görünmeyen dünyayı, sezgileri temsil eder. Bunu ben söylemiyorum üstelik, o çok güvendiğimiz "bilim" söylüyor. Şöyle de güzel bir illüstrasyon verelim ;





Yani herşey tüm varoluşumuzda olduğu gibi var zaten. Beynin yaradılışı bile elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz şeylerin varolduğunu söylüyor. Sen yine de bunlara inanma, beynine inan diyeceğim ama bir gülme geliyor :)))

Peki sağ ve sol beyin, benim bunca zamandır yürüdüğüm yolda, geldiğim kafada neye tekabül ediyor? Öz'üm yani sonsuz tarafım; sağ beyin, Ego'm yani sadece bedenim varoldukça varolan tarafım; sol beyin :))

Bunlardan biri diğerinden daha önemli ya da biri diğerinden daha üstün değildir. Bunları dengeye getirebilmektir asıl mesele. Ego'muz olmasaydı yaşayamazdık. Ego'muzun tek derdi var: SURVIVE! (HAYATTA KAL!) Bu yüzden Ego'yu altetmenin değil, onunla geçinmenin yollarını bulmalıyız. Ego'muzla nasıl geçiniriz başka bir yazının konusu olsun. Sadece hayatta kalmak hangimize yetiyor peki? Ömrümüzün sonuna kadar tüm maddi ihtiyaçlarımızın karşılandığı %100 güvenli ve garantili bir hayat vaadedilseydi bize, mutlu olur muyduk? Ya da dahası; DOYUMLU hisseder miydik? İnsan yaradılışı bu kadar noksan, bu kadar aciz mi? Değil.. Varolmak sadece karnımızın tok, sırtımızın pek olması değil.. Karnımız tok olduğunda hayatta kalabiliriz, oysa severek isteyerek yediğimiz bir yemeğin tadıdır bize varolduğumuzu, yaşadığımızı hissettiren..

Sadece hayatta kalmak bize yetmiyor. Önemli olmak, değerli olmak, başarılı olmak, fark yaratmak istiyoruz. Çünkü tutkularımız var. Çünkü yaratıcılığımız var. Çünkü katma değer yarattığımızı görmeye ihtiyacımız var. Peki, sadece sol beyine, sadece ego'ya sadece maddeye inandığımızda, yaratıcılığımızı, tutkularımızı, sezgilerimizi nasıl açıklayabiliriz? Aşkı nasıl açıklayabiliriz? Bunlar, yaradılışımızdan gelir. Bir nevi fabrika çıkış ayarlarımızdır. Kendi içime doğru gitmeye başladıktan sonra yaşadığım pek çok spiritüel deneyim ve farkındalıktan sonra söylüyorum bunları. Dayanak noktam; sadece kendimi bilmek!

Oysa gözünün gördüğüne, elinin değdiğine inanmaya devam ettiğinde bile, bunları sana sağ beyninin varlığı ve çalışma prensipleri ispat etmeye yetiyor.. 28 yıl bana yetmemiş farketmek için. Mistik bir yol seçmişim anlayabilmek için. Şimdi farkediyorum ki; tüm cevaplar zaten her zaman yaradılışımızda varmış! Olsun.. Ben yolculuktan keyif aldıktan sonra neye inandığımın, hangi yolu seçtiğimin ne önemi var ;))



Sevgi ve Farkındalık'la

Özge


No comments:

Post a Comment